22.05.2009

Asrın Ucubesi: Karadeniz Otoyolu




Karayolları Bölge Müdürü Mahmut Çelikcan, Yusuf Turgut'la yaptığı söyleşide �Asrın projesini yapıyoruz, popülizme geçit veremem� demiş.

Müdür Beyin �Asrın projesi� dediği Karadeniz Sahil Yolu, şimdiden binlerce yılda oluşmuş kıyılarımıza karşı 1960 yılından sonra yapılan, ikinci ve en büyük �asrın intihar eylemi� olarak tarihteki yerini aldı.

Yapılan projeyle �Karadeniz Halkı� diye deniz kenarında yaşayan ve denizden nasiplenen insanların önüne, içinde ölüm tuzaklarının bulunduğu bir �Çin Seddi� dikildi ve denizle barışık halkın yerini, �seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli� şarkısını söyleyen bir insan topluluğu aldı.

Trabzon'a gelen konuklarımızı denizle buluşturmanın derin huzursuzluğunu yaşayan birisi olarak, her defasında �transit yolu� kesif egzoz kokuları ile ölümle dans ederek geçip kıyıya ulaşmanın kahramanlığını yapmaktan usandım.

Dünyayı gezmiş görmüş, aklı başında pek çok uygar insanın Trabzon'u gördüğünde �taşımacılık� adına �binlerce yıllık doğanın� ve �tarihi şehrin� katletmesine karşı duydukları öfke ve �vah vah� ünlemelerine karşı söyleyecek söz bulamıyorum.

* * *

Bu asrın tarih ve tabiat soykırımı sırasında; özellikle Trabzon şehrinin sahipsiz kalması, direnç gösteren bir avuç namuslu aydının yatırımları istemeyen � şehir hainleri� şeklinde ilan edilmeleri şimdi unutulmuş gibi görünüyor.

Ne istemişti bu aydınlar ?

Kamu yatırımlarının çok amaca hizmet etmesi ilkesini �Karadeniz Otoyolu'nun� da yerine getirmesi istendi.

Yolların ülkenin damarları sayıldığı, bu damarların aynı noktadan geçmesinin �ekonomik� olamayacağı savunuldu.

Şehirlerin sosyal ve kentsel gelişmesinde karayollarının ana roller üstlendiği, yeni yerleşim alanlarını üretmesi ve yeni yolun mevcut kente uzun bağlantı yollarıyla bağlanması gerektiği bilimsel ölçütlerle anlatıldı.

Ancak bu gerekçelerin hepsi kulak arkasına itildi.

Yolu �içerlerden� geçirerek şehirlerimizi ve kamulaştırmalar yoluyla da halkını zenginleştirmeyi reddeden hükümetler, kamulaştırmay! a para vermediler ama yolu hesapladıkları maliyetin üç katına çıkararak, yüklenici firmalara çuvallar dolusu parayı verdiler.

Mühendislik ve şehircilik disiplinlerine �takla attıran� bu ucube projenin hala daha savunulduğunu görünce; ister istemez siyasi öngörüsüzlüğün, varlığını �biatla� sürdüren bürokratik körlükle nasıl bir çarpık mantık kardeşliği içinde olduğunu anlıyorum.

Karayolu gibi önemli ve çok amaçlı kamu hizmetini, Avrupa'dan gidecek malları Asya'ya, oradan yüklenecek hammaddeleri Avrupa'ya taşıyacak tırlar için ticari bir geçiş yolu olarak planlayan �dünya efendilerine� itirazsız uyarsanız olacağı budur.

Sahillerimizi boydan boya katleden bu proje, asla �milli� bir yol ağı amacını taşımadı ve taşımayacaktır.

Bu projenin, �hızlı� ve �tek amaçlı� inşasına izin veren makamların şimdilik vicdanlarda mahkum edilen kararları, umarım ileriki yıllarda karşılaşacağımız afetlerin de etkisiyle yargının önünde son bulur.

* * *

Benim bir başka üzüntüm, bu ucube �kamyon ve tır yolunun� Trabzon'a bağlantı sağlamak amacıyla yapılan geçiş yollarıdır.

Hiçbir uygar ülkede ve şehirde bu denli gereksiz yol ağını, şehri ayrı kasabalar gibi bir birine bağlayan şehir geçişlerini bir arada göremezsiniz.

Trabzon'u bu ucube yola bağlayan geçişlerdeki hantallık ve teknik hatalar, zamanla ciddi kazaların yaşanmasına yol açacaktır.

Zaten teknik standartlarla ilgisi olmayan, �bir buçuk şeritlik� bağlantı yollarının trafikte neden olduğu ağırlığa, şimdi de yaklaşma yollarının transit yolla keskin birleşmesi sonucu ortaya çıkan �ölümcül riskler� eklendi.

Türkiye'yi lütfen gezin, şehrimize yapılan yolların projelendirmesinde hatta tabelalarında dahi hissedilen uygunsuzluğu ve kalite düşüklüğünü daha iyi anlayacaksınız.

Beşirli'de, İtfaiye yanında, Gazipaşa Caddesi birleşiminde, Değirmendere'de, havaalanı ve Pelitli yol ayrımındaki gibi benzer �buluşmalara�, sürücülerin yüreğini hoplatan �trafik karmaşasına� bizler zamanla alışacağız.

Karayolu ile Trabzon'la yeni tanışacakların vay haline !

Haydar Karsan



Kaynak: Karadeniz Sahillerini Koruma Platformu(KSKP) / 09.01.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder