13.05.2009

Urban Age Istanbul Conference




In 2009, the Urban Age focuses on Istanbul and extends its investigations into the links between the social characteristics and the physical form of global cities. Istanbul's strategic location makes it a vital reference for understanding urban trends in South East Europe, the Eastern Mediterranean and the Middle East. A conference on 4–6 November 2009 will follow a year of research and analysis of the key issues focusing Istanbul's recent growth, including how its transcontinental terrain has established the city at the centre of the Turkish economy.

Almost 40% of Turkey's industrial activity and 50% of the country's total service sector contribute to significant concentrations of wealth, yet high levels of segregation and the proliferation of informal, precarious settlements housing half of Istanbul's residents challenge attempts to manage its urban growth and the effects of climate change across the region. Protecting the city's natural and historical resources, reducing pollution, and balancing quality of life for a population that has doubled in the past 20 years are urgent issues.

Urban Age will explore how Istanbul's evolving polycentric form, shaped as much by its recently extended administrative boundaries, decentralized national policies, increased investment in public transport as well as new commercial and residential developments in outlying enclaves, addresses social inclusion for a culturally diverse population.

In parallel to these activities, the third annual Deutsche Bank Urban Age Award, created to encourage people to take responsibility for their cities and to form new alliances to improve the lives of urban citizens, will recognize a project in the Istanbul metropolitan area. Following an open call for entries and review by an independent jury, the winner of the $100,000 USD award will be announced on 4 November 2009 at a reception inaugurating the Urban Age Istanbul Conference.

Rüzgar enerjsinde Almanya birinci




Almanya, rüzfar enerjisi kullanımında dünyada birinci sırada yer alıyor...
Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Almanya, rüzfar enerjisi kullanımında dünyada birinci sırada yer alıyor...
Almanya’da yenilenebilir enerji kullanımında önde gelen ülkelerden biri. Alman Enerji Ajansı’nın verilerine göre, Almanya rüzgar enerjisi kullanımında dünya birincisi. Jens Thurau’nun haberi...


Almanya’nın Bonn şehrinde düzenlenen Uluslararası Yenilenebilir Enerji Konferansı‘nda güneş, rüzgar ve sudan enerji kaynağı olarak nasıl yararlanılabileceği tartışıldı, bu alandaki en son teknik yenilikler tanıtıldı ve yenilenebilir enerji türlerinin toplam tüketim içindeki payının sanılandan çok daha fazla olabileceği anlatıldı.

Konferansın amacıysa, iklimin korunması, yoksulluğun yenilmesi ve petrol bağımlılığının azaltılması için neler yapılabileceğini dünyaya anlatmaktı. Enerji kazanımında ileri teknolojilere geçilmesi aynı zamanda sanayi ülkeleri için ek ihracat ve istihdam imkanı da yaratıyor. Bu alandaki en ileri ülkeler arasında yer alan Almanya’da, alternatif enerji teknolojileri ihracatını artırmak amacıyla Dena adlı bir ajans kurulmuştu. Ajans geçenlerde Berlin’de son iki yılın faaliyet bilançosunu çıkardı.

Buna göre, toplam elektrik üretimi açısından Almanya rüzgar enerjisinde dünya birincisi. Bütün dünyada rüzgardan kazanılan elektriğin üçte biri Almanya’da üretiliyor. Bu doğal enerji türünü elektriğe dönüştüren pervaneli rüzgar türbinleri ihracatında ise Danimarka dünya birincisi. Bütün dünyada en çok Vestas marka rüzgar jeneratörü satılıyor. Yenilenebilir enerji kaynakları için yoğun teşvik uygulanan Almanya’nın ihracat oranı ise oldukça düşük.

Yenilenebilir enerjlere teşvik

Kısa adı DENA olan Alman Enerji Ajansı bir kamu kuruluşu. Bundan iki yıl önce Alman malı yenilenebilir enerji tesisleri ihracatını teşvik amacıyla kurulmuştu. Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı Rezzo Schlauch öncelikle güney yarıküre ülkelerinin önemli bir pazar oluşturabileceğini söyleyerek şöyle devam etti:

”Kalkınma halindeki ülkeler yenilenebilir enerji kaynaklarının ihtiyacın karşılanmasında önemli rol oynayabileceğini idrak ettiler. Enerji ikmalinde büyük şebekelere ve ham petrole bağımlılıktan kurtulup küçük üretim birimlerine geçmenin yararını kavradılar.”

100 şirketi temsil eden Alman Enerji Ajansı, fuarlarda Alman ürünlerini tanıtıyor, ihracat bağlantıları kuruyor ve münferit sorunlara çözüm arıyor. Örneğin, Sibirya’da kurulması planan dev enerji parkında monte edilecek rüzgar jeneratörlerinin, sıfırın altında 65 dereceyi bulan soğuğa dayanıp dayanmayacağını sınamak DENA’ye düşüyor.

Enerji kılavuzu

Dünyanın birçok bölgesinde zararsız enerji türleri için şartların elverişli olup olmadığını saptamak zor. Bu alandaki yatırımlar için önce sağlam fizibilite raporlarının hazırlanması gerekiyor. Enerji Ajansı Başkanı Stephan Kohler, ihracat pazarları için ayrı ayrı teknik ve ticari araştırma yaptıklarını değinerek, ”Şirketler hangi pazara üretim yapacağını ve teşvik uygulanıp uygulanmadığını bilmek ister. Bütün faktörlerin yer aldığı enerji kılavuzumuz kapışılıyor” diye konuştu.

Güneş ışınlarını doğrudan elektriğe dönüştüren fotovoltaik enerji sistemleri ihracatında Japonya bu pazara çok erken el atmasının meyvelerini topluyor. Alman şirketleri daha çok rüzgar ve jeotermik enerji kaynaklarını değerlendiriyorlar. Kamçatka yarımadasına jeotermik enerji santralı kuracak olan konsorsyumun başkanı Werner Bussmann, ”Volkanik bölgelerdeki yüksek basınçlı buhar potansiyelini elektrik üretiminde kullanmak kolay. Kamçatka’da açılacak kuyulardan bu doğal enerji kaynağını elektrik santrallarındaki türbinlere taşımak zor bir iş değil” dedi.

Alman şirketleri ağırlığı rüzgar enerjisine veriyor ve ihracat payını %30’dan %50’ye çıkarmayı planlıyorlar. Almanya’da kurulu rüzgar jeneratörlerinin sayısı 15 bini geçiyor.


Jens Thurau

KONUTLARDA ENERJİNİN ETKİN KULLANIMI



Konutlarda enerjiye ısınmada, gıda tüketiminde kısaca elektrik ve petrol gazlarının kullanıldığı yerlerde ihtiyaç duyulmaktadır. Enerji kullanımını minimuma düşürmek konutların giderlerini azaltacağı gibi yaşam ortamını iyileştirecektir. Daha düşük enerji ile daha fazla ışık veren ampuller, düşük tüketimli çamaşır,bulaşık makineleri, buzdolapları pahalı gözükse de uzun vadede düşük faturalar anlamına gelmektedir. Hatta güneş paneli adı verilen Güneş'ten gelen ısıyı elektrik enerjisine çevirebilen paneller kullanılarak hiç bir ekstra enerji kaynağı gereksinimi olmadan bir konutun ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisi sağlanabilir. Sıcak su temini yine bu bahsi geçen panellere eklenecek bir takım ekipman sayesinde ücretsiz elde edilebilir. Soğuk su ihtiyacı ise yüzeye göre daha soğuk olan topraktan geçirilecek olan su boruları ile sağlanabilir ki bu da konutlardaki ısınma veya soğutma ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. Konutların cephe kaplamaları da ısının transferinde etkin rol oynamaktadır. Yazları güneşin etkilerini engelleyen kaplamalar klima kullanımını minimuma düşüreceği gibi; soğuk olan kış aylarında içerideki ısının dışarı çıkmasını engelleyecektir. Isınma ve elektrik üretimi için kullanılabilecek diğer bir yöntem ise yapı itibari ile eski kalorifer sistemlerine benzeyen biyokütle kazanlarıdır. Konutların bulunduğu ortam rüzgarlı bir ortam ise elektrik üretimi için rüzgar tribünü adı verilen rüzgar enerjisini elektrik enerjisine çevirebilen sistemler de kullanılabilir. Konutların karanlık kalan kısımları elektrik kullanacak olan ampuller yerine, tavan kısmına yerleştirilecek olan ve doğrudan güneş ışığını yansıtan aynalar sayesinde aydınlatılabilir ki bugünlerde iyileştirilmesi yapılan bu sistemler çoğu Avrupa ülkesinde yeni yapılan binalarda kullanılmaktadır. Rüzgarın kaynağının Güneş olduğunu düşünürsek yakınımızda olan bu yıldızın yaydığı enerjiyi kullanmak, çok yüksek maliyetli nükleer santrallerin gereksinimini ortadan kaldıracaktır, bu da daha uzun yaşamlar ve sağlıklı bireyler demektir.

Rüzgar Enerjisi, Bozcaada


Bozcaada Rüzgar SantraliRüzgâr Enerjisi nasıl bir yerden gelir? Tüm yenilenebilir enerji türleri (gelgit enerjisi ve jeotermal hariç) ve fosil yakıt enerjisi dahi sonuç olarak güneşten kaynaklanır. Güneş yeryüzüne saatte 100.000.000.000.000 kW enerji gönderir. Başka deyişle yeryüzü, 1018 watt kadar güç kazanır. Güneşten gelen enerjinin %1-2'si rüzgâr enerjisine dönüşür. Bu, yeryüzündeki tüm bitkilerin biyolojik kütleye dönüştürdüğü enerjinin 50 - 100 katıdır. Sıcaklık farkları hava akımını oluşturur. Ekvator çizgisi yakınındaki bölgeler dünyanın diğer bölgelerine göre daha fazla ısınır. Bu sıcak bölgeler, kızıl ötesi fotoğraflarda sıcak renklerle (karalarda kırmızı, turuncu ve deniz yüzeyinde sarı) görünür. Sıcak hava soğuk havadan hafiftir ve yaklaşık 10km'ye ulaşıncaya kadar gökyüzüne yükselir. Bu sıcak hava kütlesi hareket ederek Kuzey ve Güney Kutbuna yaklaşınca aşağı çöker ve ekvatora geri döner. Coriolis Kuvveti Dünya döndüğü için kuzey yarıküre üzerindeki her hareket, kendi konumumuza göre sağa doğru (güney yarıküre için sola) yönelir. Bu belirgin bükücü kuvvet Coriolis Kuvveti (Coriolis Force) olarak bilinir. Bu kuvveti keşfeden Fransız Matematikçi Gustave Gaspard Coriolis'in ismiyle anılmaktadır (1792 - 1843). Kuzey yarıküre üzerinde hareket eden bir parçacığın sağa doğru döneceği pek açık görünmeyebilir. Bu olayı şöyle canlandırabiliriz: Uç kısmı güneye doğru hareket eden bir koni düşünün ve dünyanın döndüğü gerçeğini de eklersek, koninin sanki sağa doğru kaydığını görürüz. Coriolis Kuvveti gözle görülebilir bir olaydır. Tren yolu hatlarının bir tarafı diğerinden daha hızlı aşınır. Nehir yataklarının bir tarafı diğerinden daha derine iner (hangi taraf olduğu bulunduğumuz yarıküreye bağlıdır ve kuzey yarıkürede hareket eden bir parçacıklar sağa yönelir). Kuzey yarıkürede rüzgâr, bir alçak basınç alanına yaklaştıkça saat yönüne ters yön alır. Güney yarıkürede ise rüzgâr, alçak basınç alanları etrafında saat yönünde döner. Rüzgârın Gücü Rüzgâr hızı, bir rüzgâr türbininin elektriğe çevirebileceği enerji miktarı açısından önemlidir. Rüzgârın enerji içeriği, ortalama rüzgâr hızının küpü oranında değişir. Yani rüzgâr hızı 2 katına çıkarsa, 8 kat enerji içerir. Öyleyse, rüzgârın enerji içeriği rüzgâr hızının kübü oranında değişir. Günlük yaşamdan, bir otomobilin hızı 2 katına çıkarsa frenlemesi ve durdurulması için 4 kat enerji gerektiğini farkedebilirsiniz (Aslında bu Newton'un 2. hareket yasasıdır). Rüzgâr türbini örneğinde, rüzgârın hızını 2 katına çıkarırsak her saniye pervaneden geçen dilim sayısını da 2 kat artar ve bu dilimlerin her biri otomobilin frenlemesi örneğinden anlaşıldığı gibi 4 kat enerji içerir. Neden Rüzgâr Enerjisi Rüzgâr enerjisi günümüzde, 21. yüzyılda ve onların ötesinde ençok gelecek vadeden teknolojilerden bir tanesidir. Burada rüzgâr enerjisi üzerinde en çok sorulan sorular hakkında bazı kısa cevaplar bulacaksınız: Rüzgâr Enerjisi Temizdir Rüzgâr türbinlerinden herhangi bir çevre kirliliği olmaz. Modern bir 600 kW gücündeki rüzgâr türbini ortalama bir yerde, bir yılda genellikle kömürle iletilen diğer elektrik santrallarının 1.200 ton karbondioksidinin yerine geçecektir. 20 yıllık bir işletme süresi içinde (ortalama bir yerde) bir rüzgâr türbini tarafından üretilen enerji imâlatı, bakımı, faaliyeti, demontajı ve parçalanması için gerekli olan enerjinin sekiz misli fazladır. Başka bir deyişle, genellikle bir rüzgâr türbinini imâl etmek ve çalıştırmak için gerekli olan enerjiyi geri kazanmak için sadece iki ya da üç ay yeterli olacaktır. Rüzgâr Enerjisi Yoğundur Rüzgârdaki enerji gerçekten de sürdürülebilir bir kaynaktır. Rüzgâr hiç bitmeyen bir şeydir. Halihazırda, rüzgâr enerjisi Danimarka elektrik tüketiminin %31.1'ini karşılamakta ve bu rakkamın 2008 yılında yüzde 40 mertebesine yükselmesi beklenmektedir. Avrupayı çevreleyen sığ denizlerin üzerindeki rüzgâr kaynakları, teori olarak Avrupa'nın kullandığı tüm elektriği birçok misli ile karşılar niteliktedir. Rüzgâr Enerjisi Farklıdır Rüzgâr türbinleri boyutlar ve üretim kapasiteleri açısından çok büyümüşlerdir. 1980'lerden kalma tipik bir Danimarka malı rüzgâr türbini, 26 kW gücünde bir üretece ve 10,5 metrelik bir pervane çapına sahiptir. Modern bir rüzgâr türbini 43 metrelik bir pervane çapına ve 600 kW gücünde bir üretece ulaşmaktadır. Yılda 1 ile 2 milyon kW/saat enerji üretmektedir. Bu da Avrupa'da 300 ile 500 konutun yıllık elektrik tüketimine eşit bulunmaktadır. Son nesil rüzgâr türbinlerinin 1.000 - 1.500 kW üreteci ve 50 - 60 metrelik pervane çapı bulunmaktadır. Galler'in Carno bölgesinde bulunan, Avrupa'nın geniş rüzgâr türbini parkı, 20.000 konutun ihtiyacına eşit bir enerji üretmektedir. Avrupa'da 1997 itibariyle, 3.000 MW'dan fazla rüzgâr enerjisi, beş milyon kadar kişinin elektrik ihtiyacını karşılayacak şekilde devrede bulunmaktadır. (windpower.dk - Danish Wind Industry Association) Rüzgâr enerjisi, rüzgârı oluşturan hava akımının sahip olduğu hareket (kinetik) enerjisidir. Bu enerjinin bir bölümü yararlı olan mekanik veya elektrik enerjisine dönüştürülebilir. Rüzgârın gücünden yararlanılmaya başlanması çok eski dönemlere dayanır. Rüzgâr gücünden ilk yararlanma şekli olarak yelkenli gemiler ve yel değirmenleri gösterilebilir. Daha sonra tahıl öğütme, su pompalama, ağaç kesme işleri için de rüzgâr gücünden yararlanılmıştır. Günümüzde daha çok elektrik üretmek amacıyla kullanılmaktadır. Fosil, nükleer ve diğer yöntemlerde atmosfere zararlı gazlar salınmakta, bu gazlar havayı ve suyu kirletmektedir. Rüzgârdan enerji elde edilmesi sırasında ise bu zararlı gazların hiçbiri atmosfere salınmaz, dolayısıyla rüzgâr enerjisi temiz bir enerjidir, yarattığı tek kirlilik gürültüdür. Pervanelerin dönerken çıkardığı sesler günümüzde büyük ölçüde azaltılmıştır.

CREATING YOUR ECOLOGICAL HOUSE: what you'll need to know

Whether you're remodeling or building a new home, you'll use the ecosystem model to stay on track and make sure that you're not just throwing pieces of an eco house together that don't actually work together–or, work with the environment. Whether you choose to buy an "eco house" from a developer or create your own house by teaming with an architect and contractor [or acting as your own designer or builder], a knowledge of ecological design principles is essential for deciding what to do and how to do it.
You'll also need to learn about ecological houses, of course–their many possible forms and features. The whole point of learning ecological design principles is to apply them–in this case to create your own house. Examples of specific applications such as passive solar designs or gray water systems are given throughout this web site. But again, knowing which applications should be used in your design, and how they should work together, requires knowledge of the underlying principles.
Fortunately, there is a fun, easily understood, graphic approach for applying the concepts of ecosystem energy and material flows to the design of your house. It's explained on the design pages of this site, and expanded upon in my forthcoming book called Creating Your Ecological House.
If learning some basic ecology, ecological design principles and a whole lot of information about how ecological houses are designed and built seems overwhelming, remember that you can–and should–take it one step at a time. Start by exploring this Web site. And remember that everything you do, from simply educating yourself to creating a fully functional eco house is a step in the right direction for you and the planet.